© © 2022 Nazilli Gündem

AYDIN ZİRAAT ODALARI: JEOTERMALLER DENETLENMELİ

Aydın gündeminin son günlerde birinci sırasında olan jeotermal konusu ile ilgili açıklamalar gelmeye devam ediyor.Vatandaşın tepkisi üzerine bir çok kurumdan gelen açıklamanın ardından bir açıklama da Aydın Ziraat Odası’ndan geldi.

Aydın gündeminin son günlerde birinci sırasında olan jeotermal konusu ile ilgili açıklamalar gelmeye devam ediyor.Vatandaşın tepkisi üzerine bir çok kurumdan gelen açıklamanın ardından bir açıklama da  Aydın Ziraat Odası’ndan geldi.Düşünce ve önerilerinin kamuoyuyla paylaşılmasını sosyal sorumluluk olarak gören Ziraat Odaları, jeotermalinin Aydın tarımına verdiği zararı belirterek Aydın'da konsesyum kurulmasını ve rapor hazırlanmasını istedi.
Aydın Ziraat Odası Koordinasyon Kurulu’nun  yaptığı açıklamada “Jeotermal konusu, Aydınımızın gündemine 1990 lı yıllarda, Buharkent ilçemizin yakınlarında bulunan “Kızıldere” sondaj çalışmalarından itibaren girmiştir. Buradaki ve bundan sonraki sondajlardan ve hızla artan tesislerden çıkan akışkanın yapılan analizlerinde normalin çok üzerinde bor vb. ağır metallerin çıkması üzerine sorun olarak karşımıza çıkmıştır. ‘Dağlarından yağ, ovalarından bal akar’ dediğimiz o eski Aydın’ımızın yerini tarımsal ürünlerinden bor, civa, radon vb. ağır metaller akan, verimli topraklarından jeotermal santrali bacaları fışkıran Aydın halini almaktadır.” ifadelerine yer verildi.
Konuyla ilgili kanunen öngörülen koruyucu tedbirler eksiksiz uygulanmalı ve görülen ihlaller halinde ilgili enerji şirketlerine gerekli ve etkili idari, mali ve cezai yaptırımlar uygulanmasını talep eden Komisyon Kurulu  Milletvekilleri’nden de destek gördüklerini, bir önceki Aydın Ziraat Odası başkanı ve şimdi ki Aydın Milletvekili Rıza Posacı’nın “Her ortamda jeotermal konusundaki hassasiyetimi dile getirdim. Kim bu coğrafyaya zarar veriyorsa karşısında biz varız. Çevre çocuklarımıza bırakılacak en önemli mirastır.” Sözünü alıntılayarak bu sorunun çözüm yolunda umut olduğunu belirtti.
Öte yandan Aydın Ziraat Odalarının basın açıklaması Nazilli Ziraat Odası Başkanlığı sosyal medya hesabında da paylaşıldı. 

AYDIN ZİRAAT ODALARI BASIN AÇIKLAMASI 
Aydın çiftçilerimizin sesi ve yasal temsilcisi kurumu olan; Aydın Ziraat Odaları Koordinasyon Kurulu olarak, ilimizde çevresel ve toplumsal boyutu gün geçtikçe artmakta olan Jeotermal Santrallerin ilimiz tarımına, çevreye, hayvan ve insan sağlığına olası zararlarını araştırmak ve bu soruna karşı çözüm yollarını ortaya koymak, düşünce ve önerilerimizi siyasi ve idari yetkililerimizle ve kamuoyu ile paylaşmak, kurumumuzun görevi ve sosyal sorumluluğudur.
Jeotermal konusu, Aydınımızın gündemine 1990 lı yıllarda, Buharkent ilçemizin yakınlarında bulunan “Kızıldere” sondaj çalışmalarından itibaren girmiştir. Buradaki ve bundan sonraki sondajlardan ve hızla artan tesislerden çıkan akışkanın yapılan analizlerinde normalin çok üzerinde Bor vb. ağır metallerin çıkması üzerine sorun olarak karşımıza çıkmıştır.
Ülkemizin en önemli ve verimli mümbit tarım havzalarından biri olan ilimiz, 13.06.2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 5686 Sayılı “Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu” ile mümbit tarım arazisi olmaktan hızla uzaklaşmaktadır. “Dağlarından yağ, ovalarından bal akar” dediğimiz o eski Aydın'ımızın yerini tarımsal ürünlerinden bor, civa, radon vb. ağır metaller akan, verimli topraklarından jeotermal santrali bacaları fışkıran AYDIN halini almaktadır.
Aydın'ımızın toprakları hem tarım, hem de enerji havzası olarak varlığını sürdüremez mi? Elbette sürdürebilir ve sürdürmelidir de.
Ancak ilgili kanun ve yönetmeliklerde günümüz şartlarında düzenlemeler yapılmalı, kanunen öngörülen koruyucu tedbirler eksiksiz uygulanmalı ve görülen ihlaller halinde ilgili enerji şirketlerine gerekli ve etkili idari, mali ve cezai yaptırımlar uygulanmalıdır.
Bu konuda ilimiz Milletvekillerimizden de desteklerini görmekten mutluluk duymaktayız. Konu ile ilgili olarak AYDIN Ziraat Odaları bir önceki başkanımız ve şimdiki AYDIN Millet Vekilimiz Sn.Rıza POSACI nın “Her ortamda jeotermal konusundaki hassasiyetimi dile getirdim. Kim bu coğrafyaya zarar veriyorsa karşısında biz varız. Çevre çocuklarımıza bırakılacak en önemli mirastır.” Sözleri bu önemli sorunumuzun çözümü yolunda bizleri umutlandırmaktadır.
“Temiz Enerji” olarak bilinen jeotermal enerjinin kullanımı ve uygulamalarında çevresel etkiler önemli bir sorun olarak karşımızaçıkmakta, olumsuz etkilerin önlenebilmesi veya en aza indirilmesi için gerekli teknik önlemlerin yerine getirilmesi kaçınılmaz olmaktadır.
Fakat günümüzde jeotermal sistemlerin gerçeği olarak re-enjeksiyon prensibine uyulmadığı gerçeği karşımıza çıkmaktadır.Yapılan bilimsel araştırmalarda ;Ph, suda çözünebilir toplam tuz, bor,Na, K, Cr, Ni, Ra-222, K-40, Th-232 ile su örneklerinde pH, elektriki geçirgenlik (Ec), ESP, SAR, B, Cl, Cd, Pb, Nive radyum elementi değerlerinin normal sınır değerlerin oldukça üstünde olduğu belirlenmiştir.
Yüksek debi ve sıcaklıktakijeotermal akışkanlar kullanıldıktan sonra bir bölümü
yeniden yer altına enjekte edilmekte (re-enjeksiyon), ancak önemli bir kısmı da doğal su
yolları ile içme suyu vb. amaçla kullanılan sulara karışmaktadır.Bu yüzden jeotermal akışkanlar, içme, sulama ve kullanma sularının kalitesinin bozulmasına hatta kullanılamaz hale gelmesine sebep olabilmektedir.Jeotermal tesislerden atılan akışkanlar, doğal su kaynaklarından daha yüksek sıcaklığa sahip olduklarından potansiyel ısıl kirleticilerdir. Bunlar, sıcak ve yüksek tuzkonsantrasyonuna sahip olmaları ve topraktaki tüm elementlerin çözünmelerini kolaylaştırmaları nedeniyle,İnsan, bitki ve hayvan sağlığını tehdit eden;ağır metaller içerebilmektedir.
Büyük Menderes Ovası jeotermal kaynaklı akışkanların etkisiyle her yıl katlanan bir bor (B) etkisine maruz kalarak verimsizleşmektedir.Büyük Menderes Ovasında 1.375.000dekar tarım arazisi Jeotermal akışkanların istilasıyla her gün karşı karşıya kalmaktadır.Büyük Menderes’te yapılan ölçümler sonucunda en uzak (Ege denizine en yakın noktalarda dahi) bor oranlarının sınırın üzerinde olduğu görülmüştür.Jeotermal santrallerin soğutma kulelerinden verilen buhar ve içerdiği toksik maddelerin (özellikle bor (B)çevredeki ağaçların yaprak aksamlarında stres oluşturduğu yurtdışında ve yurtiçinde yapılan çalışmalarda da tespit edilmiştir.
Bölgemizde her geçen gün sayısı artan jeotermal santraller,pek çok bilimsel araştırmaya göre meyvelerin kalitesi ve veriminde azalma anlamında tehdit yaratırken, ilimizin en önemli ürünlerinden olan incirin bölgemizdeki geleceğinin tehdit altında olduğu düşüncesini yaratmıştır.
Bu durumda : Büyük Menderes Ovasında bitkilerin etkilenmesi bakımından; 
1. derecede : İncir, Ceviz, Fasulye, Erik, Armut, Elma,Üzüm, Kiraz, Şeftali, Kayısı,Narenciye,
2. derecede : Pamuk, Zeytin, Domates, Bezelye, Hububat, Biber 
3. derecede :Yonca, Bakla, Soğan, Lahana, Marulvb. tehdit altında ve tarımı yok olmakla karşı karşıyadır.
Karşılaştığımız Sorunlar olarak; 
-Jeotermal akışkanlar yüksek miktarda Bor (B)içerdiğinden Büyük Menderes Nehrinde jeotermal kaynaklı kirlilik olduğunu söyleyebiliriz.
-Jeotermal akışkanların içerdiği kimyasalların parametre değerlerinin yüksek çıkması, Büyük Menderes suyunun tarım sulamasında kullanılmaması gerektiğini ifade etmektedir.
-Doğal çıkışlı sıcak suların aksine jeotermal sistemler bölge ekosistemi açısından tehlike
arz etmektedir.
-Yüksek oranda ve ciddi anlamda Bor (B),çinko (Zn) ve Amonyum(Nh) kirliliği söz konusudur.
-Kirlenmenin fazla olduğu bölgelerdeki ağaçların meyvelerinde küçük kalma/rozetleşme ve damarlaşma sorunları mevcuttur.
-Genel olarak bölgede termal kaynaklarınyüksek sıcaklıknedeniyleçözgenözelliğinden dolayı hızlı bir tuz birikimigözlenmektedir. Bu durum kültürbitkilerinin yetişmesinide olumsuz olarak etkilemektedir.
-Tarım arazilerinin büyük çoğunluğunun sulama ihtiyacınınBüyük Menderesten karşılandığı gözönüne alındığı takdirde topraktaverimsizleşmenin geniş alanlara yayıldığıgörülmektedir.
-Yüksek oranda Bor (B) öncelikle Türkiye kuru incirinin %65’ini üreten Aydın Sarılop incirinin kurumasında ve kalitesinde olumsuz etki yapmaktadır.
-Jeotermal sistemler kurulma aşamasında üretim kuyuları tarım alanları ortasında seçilmekte olup kuyu başlarına uzanan stabilize yollar araç geçişleriyle toz üretip çiçekli bitkilerin döllenmesini engellemekte, kırmızı örümcek zararlısının popülasyonun artmasını tetiklemektedir.
-Kuyu başlarına kazılan sondaj havuzları özenli bir şekilde mebranlarla kapatılmadığı için tarım topraklarına sondaj kimyasalları sızmaktadır. Bu kimyasallar usulüne uygun bir şekilde imha edilmedikleri için tarım toprakları için tehlike arz etmektedir.
-Dinamik basınç, statik basınç, kabuklaşma gibi ölçümler bahanesiyle üretim kuyuları haftalarca ve aylarca çevreye jeotermal akışkan boşaltılmaktadır. Bu da sulama ve yer altı sularını,tarım topraklarını, atmosferi hızla kirletmektedir.
-Her deşarj ve reenjeksiyon ihmali tarım ürünlerine, tarım topraklarına, hayvanlara, gıdaya ve insan sağlığına doğrudan olumsuz bir biçimde yansımaktadır.
Çare/Çözüm Yolları olarak ;
-Dünya ülkelerinin Jeotermal yasaları ve yönetmelikleri karşılaştırılarak , mevcut yasalarımızın tekrar güncellenerek, düzenlenmesi ve bu yasal düzenlemeler yapılırken halk sağlığı ve bölgemizin ekosistemi ile endemik bitkilerimiz iyi araştırılmalı, jeotermal enerjinin tarım ürünlerimiz, hayvanlar ve insan sağlığı üzerindeki oluşabilecek olumsuz etkileri dikkate alınmalıdır.
-İlimizde kurulmuş olan ve/veya kurulacak olan santraller; Dünyadaki örnekleri gibi iyi ve sıkı denetlenmeli, faaliyetlerinin yasa ve yönetmeliklere uygunluğu kesin olarak sağlanmalıdır.
-İlimizde kurulmuş olan ve/veya kurulacak olan Jeotermal elektrik santraller; Dünyadaki örnekleri gibi; Yerleşim yerlerinden yaşamı engellemeyecek/zarar vermeyecek kadar uzaklıktaki mesafelerde kurulması gerekir. 
-Üretim kuyusu açmak, iletim borusu inşa etmek için Zeytin, incir ,pamuk, üzüm vb. diğer tarım alanları yok edilmemelidir. 
-Jeotermal sistem çevresinde yaşayan halkın göç edecek başka bir yurdu olmadığı kabul edilmelidir.
-Jeotermal sistemlerin bugünkü tarıma, tarım topraklarına, tarım ürünlerine kısacası tarım ekonomisine verdiği zararlar yasal sınırlarla net olarak belirlenmeli, önleyici ve koruyucu amaçlı ağır yaptırımlar uygulanmalıdır. Çiftçi haklarının ayak altına alınmasına izin verilmemelidir.
-2872 sayılı Çevre, 5403 sayılı Toprak Koruma, 5686 sayılı Jeotermal yasalarında çevre, kişisel hak ve toplumsal çıkar ihlallerinde daha etkili yaptırımlar uygulanmalı ve 3573 sayılı yasa güçlendirilmelidir. İhlalin demüeyyideleri ağırlaştırılmalıdır. 
-İncir, zeytin, pamuk başta olmak üzere Aydınımızın simgesi olan tarım ürünleri hakkında ekolojik üstünlük ve ayrıcalık tanıyan yasalar çıkarılmalıdır.
-İncir, zeytin vb. diğer tüm tarım ürünleri koruma altına alınmalıdır.
-Aydın ilinin jeotermal rezervi 2500 Mw olarak tahmin edilmektedir. Her bir Mw için ortalama 1 kuyu ihtiyacından hareketle jeotermal imtiyaz sahibi şirketler Aydın arazi büyüklükleri ortalaması 15 dekar kabul edildiği ve bu araziler 5403 sayılı yasaya göre daha küçük parçalara bölünemeyeceğinden dolayı yaklaşık olarak 37.500 dekar tarım arazisini talep etmektedirler.Boru iletim hatları,santral alanları,diğer eklentiler ve her kuyunun 12,5 km kare alanı etkilediği hesaplandığında, jeotermal enerji üreten şirketler Aydın’ın yaklaşık olarak 100 bin dekar arazisine göz dikmiş durumdadırlar.
Aydın’da denetimsiz jeotermal çalışmaları devam ederse neler olacak?
-Yer altı ve yer üstü suları kirlenecek. 
-Tarım ürünleri verimi, kalitesi ve üretimi düşecek. 
-Tüm tarım ürünleri toksik etkiye maruz kalacak. 
-İncir başta olmak üzere tüm üretim ve ihracat ürünlerimiz olumsuz etkilenecek, Milli Gelir kayıpları yaşanacak.
-Tüm tarım toprakları kirlenecek, çölleşme başlayacak.
-Soluduğumuz hava, zehir taşıyan bir ortama dönüşecek, hayvan ölümleri artacak.
-İnsanlarda kanser başta olmak üzere pek çok hastalıklar artacaktır.
Aydın halkının jeotermal santraller ve bunların açık deşarjlarla çevreye, insan ve hayvan sağlığına vermiş olduğu zararlar hususunda doğru bilgilenmeleri, oluşan bilgi kirliliğini ortadan kaldırmak bakımından; Üniversite, İlgili Bakanlık, Valilik, Belediye ve Sivil Toplum Kuruluşlarından oluşan bir konsesyum oluşturulmalıdır. Konu ile ilgili kısa, orta ve uzun vadede çevre. insan ve hayvan sağlığına, tarımsal ürünlerimize yapacağı etkiler hususunda açıklayıcı bir rapor hazırlanmalıdır.
Bu amaçla çiftçilerimizin sesi ve temsilcisi kurumu olan Aydın Ziraat Odaları olarak;
'JEOTERMAL SİSTEMLER VE FAALİYETLERİ DENETLENMELİ VE FAALİYETLERİ YASAL ÇİZGİYE ÇEKİLMELİDİR' diyoruz.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER